Türkiye kültürel mirasının peşinde

04.03.2023 - Cumartesi 14:25

İklim Demir | [email protected] Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı ekipleri, hem yurt içinde hem de yurt dışında tarihi eser niteliğindeki kültür varlıklarının izini sürüp envantere kazandırıyor. Daire Başkanlığı bünyesindeki Yurt Dışı Kaçakçılıkla Mücadele Şubesi ekiplerinin emniyet ve jandarmanın desteğiyle yaptığı çalışmalar sonucu 2022 yılında Anadolu kökenli 1120 tarihi eserin Türkiye’ye iadesi sağlandı. Böylece 20 yılda yurt dışından iadesi sağlanan eser sayısı 9 bin 42 oldu. Türkiye’den kaçırılan tarihi eser niteliğindeki kültür varlıklarının “eve dönüş” sürecini Kültür Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz anlattı..

class="medyanet-inline-adv">

İadesi sağlanabilecek eserleri nasıl buluyorsunuz?

Müzelerin ve özel koleksiyonların yayınlarını takip ediyoruz. Erişilebilir, online koleksiyonların taramalarını yaparak bu bilgilere ulaşabiliyoruz. Ayrıca bilimsel makaleler de oldukça önemli kaynaklar olabiliyor.

Bir eserin Anadolu kökenli olduğu nasıl kanıtlanıyor?

Bazı tip eserlerin sadece Anadolu kökenli olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte tespit ettiğimiz eser bilimsel bir yayında da aktarılıyorsa argümanlarımız daha kuvvetli oluyor. Ayrıca bir müzayedede eser künyelerinde “Asia Minor”, “Anadolu”, “Doğu Yunan” gibi ifadeleri gördükten sonra ya müze uzmanlarımıza ya da akademisyenlerimize danışıyoruz. O bölge ile ilgili, alanında en uzman kişi kimse, onunla irtibata geçiyoruz. Eserin Anadolu kökenli olduğundan eminsek delil arama kısmına geçiyoruz.

class="medyanet-inline-adv">

Görgü tanıkları var

Delillere örnek verebilir misiniz?

Deliller genelde görgü şahitleri olarak karşımıza çıkıyor. 1960, 1970 ve 1980’li yıllarda Türkiye’de ciddi oranda tarihi eser yağmacılığı olduğunu biliyoruz. Buna tanık olmuş olabilecek kişileri kolluk kuvvetleri ile birlikte ziyaret ederek bilgilerinin olup olmadığını araştırıyoruz. Bazen bir kaçak kazı fotoğrafı, bazen bir kaçakçının günlüğü olarak da karşımıza çıkabiliyor. Ayrıca dolaylı yollardan iddiamızı destekleyecek deliller olabiliyor. Örneğin bir eser ilk kez 1970’li yıllarda bir ülkede beliriyor. Bu durumda o tarihe kadar olan arşiv kayıtlarını inceliyoruz. Eğer bu eser ile ilgili o tarihe kadar arşivlerimizde kayıtlar çıkarsa, devletin zaten bu konuda bir aksiyon almaya çalıştığını anlamış oluyoruz. Arşivlerde destekleyici delillerden biri de gazete haberleri olabiliyor.

Türkiye kültürel mirasının peşinde

Sidamara Antik Kenti’nde bulunan ve antik dünyanın en büyük lahitlerinden biri olduğu değerlendirilen lahdin eksik parçası Eros başı, Londra’daki Victoria & Albert Müzesi ile yapılan iş birliği neticesinde Türkiye’ye getirildi.

Kendi isteğiyle eseri iade etmek isteyen kişi veya kurumlar oluyor mu?

Çok nadir olsa da bu şekilde başvuranlar oldu. Arizona Doğal Tarih Müzesi, 2021 yılında Anadolu kökenli iki adet çömleği gönüllü olarak iade etti. Eser iadeleri ile ilgili çalışmalarımızdan haberdar olduklarını söyleyerek kendileri başvurdular. Bir başka örnek ise San Diego’da yaşayan bir kişi elindeki amforaları iade etmek istedi. Bunun bir suç olduğunu bilmediğini ve bu nedenle pişmanlık duyduğunu söyleyerek bu eserlerin iadesi için başvurdu. Aslında eser iadesinde kurumlardan çok kişilerin başvuruları ön plana çıkıyor. Müzelerle bu konuda ortak paydaya gelebilmemiz için önümüzde çok yol var.

class="medyanet-inline-adv">

Bir eserin iadesini sağlamak için eserin sadece kaçak yollarla mı yurt dışına çıkmış olması gerekiyor?

Önceliğimiz kesinlikle kaçak yollarla giden eserlerimiz. Elbette izin alınarak götürülmüş eserlerin iadesini memnuniyetle karşılarız. Ancak biz taleplerimizi uluslararası mevzuata da dayandırdığımız için kaçak yollarla gittiği bilinen eserlerimiz ilk sırada oluyor

Müzelerin endişesi

Yasal yollarla götürülmüş eserlerin iadesi ile ilgili bir aksiyon alınabilir mi?

class="medyanet-inline-adv">

Yasal olarak giden kısım için kaçakçılık ile ilgili bir çalışma yapamayız. Fakat Osmanlı Devleti zamanında da yürürlükte olan önemli kanunlar var. Âsâr-ı Atîka Nizamnâmeleri gibi. Bu nizamnamelere aykırı olarak verilen izinler varsa o dönemde yapılan uygulamaların hukuksuz olduğunun üzerinde durulabilir. Fakat bu durumun bir tek Türkiye ayağı yok. Bu müzelerin Türkiye dışında Mısır, Yunanistan, İtalya, Lübnan, Libya gibi ülkelerin eserlerinden oluşan çok büyük koleksiyonları var. Bize bir eserini iade etmesinin diğerlerine de kapı açacağı çekincesiyle yanaşmıyorlar. Mesela Yunanistan’ın İngiltere ile yıllardır Parthenon Mermerleri üzerinden süren görüşmeleri var. İngiltere yönetimi bir eseri iade ederse gerisinin çorap söküğü gibi geleceğini biliyor. Müzeciliğin yeniden tanımlandığı bir dünyada British Museum’un artık tabularını kırması gerekiyor.

Türkiye kültürel mirasının peşinde

ABD’li bir koleksiyonerde bulunan, Burdur’dan kaçırıldığı saptanan Roma İmparatoru Lucius Verus’un bronz heykeli geçen yıl iade edildi.class="medyanet-inline-adv">

British Museum, Berlin Müzeler Adası gibi Anadolu seksiyonu geniş müzelerle müzakereleriniz var mı?

Tabii ki. “Nasılsa vermezler” diye asla düşünmüyoruz. Vermemek onların duruşu, hakkımızı istemek de bizim duruşumuz. Bu bizim için vazgeçme sebebi değil

Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi’nin birlikte çalıştığı kurum veya birimler neler?

Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daireleri ve asayiş birimleri, ulusal düzeyde kültür varlıklarının kaçırılmasını önlemek amacıyla iş birliği içerisinde olduğumuz kurumlar. Bu birimler, operasyonlarını planlı bir şekilde ele alıyorlar. “Anadolu” ve “Miras” operasyonları bunlara en iyi örnekler. Bunlar dışında Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi birlikte çalıştığımız pek çok kurum var.

Türkiye kültürel mirasının peşinde

Perge Antik Kenti’nden kaçırılan lahit parçalarının ABD’den iadesi sağlandı.

Tarihi eser kaçakçılığında bir azalma var mı?

Dramatik bir azalma görmüyoruz. Ancak çalışmalarımızın geleceğe bir yatırım olduğunu düşünmek zorundayız. Nerede azalma var diyecek olursanız, ören yerlerinde azalma var. Ayrıca büyük çaplı lahitler, heykeller, mozaikler gibi eserlerin kaçırılmasında ciddi bir azalma var.

“Sizden iyi koruruz”

Batılı ülkeler ile eserlerin iadesiyle ilgili müzakereleriniz sonucunda sahiplenici ve hak iddia eden tutumlarında bir azalma gözlemliyor musunuz?

Kolluk ve soruşturma birimlerinin uluslararası iş birliğine daha yatkın olduğunu görüyoruz. Bunun en yakın zamandaki örneği Manhattan Bölge Savcılığı ve Türkiye arasında sağlanmış olan ilişki. Bundan da eskiye giden ve Türkiye ile Bulgaristan, Sırbistan ve Hırvatistan arasında süregelen kuvvetli iş birliği sayesinde pek çok kaçakçı yakalanıp ceza aldı ve eserlerimiz ülkemize döndü. Ancak yasa dışı yollarla ülkemizden çıkmış ve uzun zamandır yurt dışındaki müzelerde bulunan eserlerin iadesine yönelik, o müzelerin yetkilileriyle iş birliği başka bir konu. Bakış açılarında olumlu bir değişim görmeyi çok istiyorum. Ama ne yazık ki tutumlarında hiçbir değişim yok. Kökeni çok net bir biçimde Anadolu olan ve kaçak yollarla götürüldüğü kesin olan bir eserin iadesi için bir girişimde bulunuyoruz ve aldığımız cevap, “Sizin depolarınızda bunlardan çok var” olabiliyor. Bırakın iş birliği yapmayı, bizim nasıl çalışmamız gerektiğini tavsiye eder bir bakış açısı içerisinde olabiliyorlar. Emperyal ve dominant baktıklarını düşünüyorum. “Biz sizden iyi koruruz” düşüncesi hâlâ karşımıza çıkıyor.

Türkiye kültürel mirasının peşinde

Yorgun Herakles heykelinin üst kısmı 1980 yılında ABD’ye kaçırılmıştı. Kaçırılan parça uzun uğraşlar sonucunda 2011 yılında Türkiye getirildi ve heykel tamamlandı.

“Neden korunması gerektiği anlatılmamış”

Tarihi eser kaçakçılığını önlemek ve farkındalığı arttırabilmek adına gerçekleştirdiğiniz projeler var mı?

Dairemize bağlı Eğitim ve Farkındalık Şubesi kuruldu. Klasik eğitimlerden ziyade kaçakçılığı önlemeyi ve neden kültür varlıklarını korumamız gerektiğini odağına alan bir şube. Çocuklar için “Biri Arkeolog mu Dedi?” isimli bir kitap hazırladık. Biz çocuklara kültür varlıklarımızı maddi bir değer olarak değil, bilimsel bir değer olarak görmemiz gerektiği mesajını vermeye çalışıyoruz. Bunun dışında kaçak kazıların yoğun olduğu köylere giderek insanlarla buluşuyoruz. Her yaş grubuyla ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirerek, tarihi eserlerimizi niçin korumamız gerektiğini anlatıyoruz. Yıllardır sadece “dokunma, yapma, koru” denmiş ama neden korunması gerektiği anlatılmamış. Eğitim konusunda bir seferberlik halindeyiz diyebilirim.

ALINTI KAYNAK: https://www.milliyet.com.tr/tatil/arkeoloji/turkiye-kulturel-mirasinin-pesinde-6892111

YORUM YAZ