Şehrin içinde bir başka şehir

17.06.2023 - Cumartesi 23:40

Ozan Palabıyık | [email protected]  “Bir şehri sevmek; bir hayatı, bir zamanı, bir dünyayı sevmektir” diyor İstanbul’u her zaman satırlarında yaşayan ve yaşatan Ahmet Hamdi Tanpınar. Kitaplara ve şiirlere konu oldu satırları süsledi; destanlara konu oldu en heyecan verici olayları sanki o gün oradaymışçasına yaşattı bizlere bu şehir. Her geçen gün daha kalabalık olsa, gürültüsü artsa da; zamana karşı koyan kültürel mirasları, doyulmaz manzarası ile her adımında bizlere tarifsiz duyguları yaşatan vazgeçilmez bir sevdadır İstanbul. Yokuşları ve iç içe geçmiş sokaklarıyla yolunu bilmeyenler için labirent, yolunu bilenler için de tam bir tarih kılavuzudur burası. Siz de böyle bir yeri tanımak istiyorsanız bunun en güvenilir yolu orayı adım adım yaşayarak dolaşmaktır.

class="medyanet-inline-adv">

Canlı bir tablo

Hanları, sokakları ve kapılarıyla İstanbul içinde küçük bir İstanbul daha vardır fethin merkezinde. Her ziyaretinizde sizlere yeni sürprizlerle gösterir yüzünü; 22 kapısı, iki bedesteni, 18 hanı ve 62 sokağı ile Kapalıçarşı. Burası dışarıdan bakan meraklı gözler için insanları, ürünleri ve dükkânlarıyla canlı bir tablo gibidir. Durmadan akıp geçen zaman gibi bu tablo da her gün kültürü, kendine has dili ve hafızasıyla GEZİ 27 kendini yeniliyor; yeni bir resim çiziyor. Takvim yaprakları 1460/1461 tarihini gösterdiğinde Fatih Sultan Mehmed, her gün binlerce misafirin ziyaret edeceği, ticaretin kalbinin atacağı işte o yaşayan tablonun çizimi için ilk fırça darbelerinin atılmasının emrini verdi. Yapıldığı günden itibaren şehrin kalbi burada atmaya başladı. Burada her kesimden insan bir araya gelerek bir çarşı kültürü oluşturdu. Uzunca yıllar “Büyük Çarşı” olarak bilindi. Gel zaman git zaman, Kapalıçarşı diye anıldı; yerli ve yabancı turistlerin gözde mekânlarından biri oldu. Şehir içindeki şehrin çekirdeğini Cevahir ve Sandal bedestenleri oluşturur. Zamanla büyüyen bu çarşıdaki esnaf arasında karşılıklı güvenin ve nezaketin esas olduğu bir ticari ahlak oluşur. Sefere giden askerler, vezirler ve varlıklı âyânlar mallarını Kapalıçarşı esnafına hiç düşünmeden bırakırdı. Satıcılar arasında rekabet yasaktı. Satıcının ürününü aşırı övmesi ve alıcının fiyat düşürmesi için ürünü kötülemesi de ayıp karşılanırdı. Evliya Çelebi de burayı gezmiş, tarihine dokunmuş, Kapalıçarşı’yı “İstanbul’un kalabalık ve seçme yerinde, Osmanoğulları’nın büyük hazinesidir ki gûya kahkaha kalesidir” diye tanımlamıştır.

class="medyanet-inline-adv">

Şehrin içinde bir başka şehir

Kapalıçarşı’ya adım atınca, sizi çok renkli bir dünya karşılar.

Çarşıda bir tur

Çarşıya Bayezid Kapısı’ndan adım attığımızda Kalpakçılar Caddesi’ne ulaşırız. Milli Mücadele’mizin sembolü olan kalpaklar yaklaşık bir asır kadar önce burada satılıyordu. Günümüzde ise çok sayıda kuyumcu bulunuyor; cadde de kendine has olarak altın rengine bürünmüş durumda. Yolumuza, Kavaflar Sokağı ile devam ediyoruz. Buranın da kendine has farklı bir dünyası var. Peki, kavaf nedir diye soracak olursak... Ayakkabı, yemeni yapan kişilere deniliyor. Böylesine büyük bir çarşıda mendil, havlu ve başörtüsü yapımında kullanılan kumaşların satıldığı bir cadde olmaz mı? Bu kumaşlara “yağlık” denildiği için cadde de Yağlıkçılar Caddesi olarak biliniyor. Kumaşlardan laf açılmışken; güzel elbiseler ile boy göstermek tabii ki herkesin hakkı. İşte burada karşımıza Terziler Sokağı ve Hazır Elbiseciler Sokağı çıkıyor. En güzel kıyafetler de alıcılarını burada bekliyor.

class="medyanet-inline-adv">

Şehrin içinde bir başka şehir

Çarşıdaki kalem işi süslemeler, 19. yüzyıla ait gravürler baz alınarak yapılıyor.

Restorasyon çalışması

Kapalıçarşı hancı, bizler de onun yolcusuyuz. Şehrimizin tarihi değerinin korunması ve çağdaş yaşam koşulları ile uyumlu hale getirilmesi için İstanbul Valiliği, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı Yönetimi arasında imzalanan proje ile restorasyon çalışmaları sürüyor. Artık sonuna gelinen çalışmalar kapsamında beden duvarlarının depreme karşı güçlendirilmesi, sokak taşlarının onarımı, kalem işi süslemelerinin yenilenmesi gibi aşamalar var. Kapalıçarşı kazan, biz kepçe; çarşıda 40 bin adım atmadan burayı keşfetmenin, kültürünü yaşamanın eksik kalacağını büyüklerimiz her zaman söyler. Gezmedik sokak, girmedik dükkân bırakmamak tabii ki ziyaretçileri biraz yorabilir. En güzeli; Kapalıçarşı’yı adım adım gezerken, duvarlarına dokunup onu dinlerseniz size bir zamanlar burada neler yaşadığını kendi gözünden anlatabilir.

 

ALINTI KAYNAK: https://www.milliyet.com.tr/tatil/arkeoloji/sehrin-icinde-bir-baska-sehir-6951451

YORUM YAZ