Bilime ilham veren mitler

01.03.2023 - Çarşamba 03:32

S.Deniz Yılmaz | [email protected] Mitoloji, “hayal ürünü öykü” anlamına gelen “mythos” ile “söz” ya da “akıl” anlamına gelen logos kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır. Doğa ya da insana dair mitler, her ne kadar “hayal ürünü” olarak nitelendirilse de bugün psikoloji biliminin içerisinde de kendine yer bulmuştur. Mitler, tarihsel süreçte insanoğlunun karşılaştığı olay ve durumların hayal gücü ile sonraki kuşaklara aktarılmasına aracılık eder. Psikoloji literatüründe “yansıtma” olarak adlandırılan savunma mekanizmasının birer örneğidir mitler. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un ortaya koyduğu “yansıtma”, bireyin kendisinde istemediği duygu ve düşünceleri başkasına atfetmesini ifade eder. Örneğin Oedipus annesini arzular, erkek ve kadın arasındaki çatışmayı Hermaphroditos anlatır, Atreus ebeveynlerin çocuklarına karşı bilinçdışı düşmanca duygularını yansıtır. İnsanlar sınırsız hayal güçlerini fakat biraz da gerçekten hissedip kendilerine yakıştıramadıkları durumları, “yansıtma” yoluyla mitlerde insanlığa fısıldar. Freud, psikoloji alanında mitlerle ilgilenen ilk kişilerdendir. Ona göre mitler, insanların kolektif rüyalarıdır. Totem ve tabularımızda da mitler vardır. Freud, kuramını oluşturan ve “en temel iki dürtü” dediği cinsellik ve saldırganlık dürtüsünü mitolojiden etkilenerek açıklar. Cinsellik (yaşam) dürtüsünü, Eros figürü ile birleştirir. Eros, insanın ayakta kalmasını ve çoğalmasını sağlayan, bizi yaşama bağlayan dürtüdür. Yaşama bağlanan insan bu dürtüyü libido ile dışarıya gösterir. Eros figürü yapıcıdır. İkinci dürtümüz ise saldırganlıktır. Freud bu dürtüyü, ölüm tanrısı Thanatos ile eşleştirir. Thanatos, insanın yıkıcı özelliklerini simgeler. Buradaki yıkıcılık dürtüsünün, antisosyal davranışlara, saldırgan eğilimlere yorulabileceği gibi saldırganlığın içe dönebileceğini de açıklar. Bu yıkıcılık dürtüsünün, içe dönerse mazoşizm eğilimi ya da intiharla; dışa dönerse saldırganlıkla sonuçlanabileceğini dile getirir.

class="medyanet-inline-adv">

Bilime ilham veren mitler

Jung’un arketipleri

Freud ile başlayan mitoloji-psikoloji sentezi, hemen ardından onu takip eden ve analitik psikolojinin kurucusu olan Carl Gustav Jung’a da ilham olur. Jung, Freud’dan ayrı olarak kendi kuramında anlattığı arketipler ile mitler arasında bağlantı kurar. Jung’a göre arketipler hayvanlarda olmayan, kolektif olarak insanlığa aktarılan, insanın bilişsel deneyimini şekillendiren düşsel zihin yapılarıdır. Jung arketipleri mitler gibi hem olumlu hem olumsuz, çift yönlü değerlendirir. Bu çift yönlülük, tanrıların iyi ve kötü yanlarına vurgudur. Jung mitleri, kolektif bilinçdışının arketipleri olarak görür. Kolektif bilinçdışı atalarımızdan beri bizimle gelen, kendi bilinçdışımızdan ayrı olarak bulunan, nesilden nesle devam eden imgeler-semboller bütünüdür. Kolektif bilinçdışı, yaşadığımız kültürün izlerini, atalarımızın düşlerini içerir: Mitler buradadır. Jung yansıtma tezine uygun biçimde mitlerdeki tanrıları antropomorfik (insanî özelliklerin başka varlığa atfedilmesi) olarak tanımlar. Mitlerdeki tanrılar, hem güçlü hem de zayıf yanlarımızı simgeler. Mitlerin psikolojideki yeri bunlarla sınırlı değildir. Psikoloji literatüründe bir dizi psikolojik kompleks, rahatsızlık ve terim de ismini mitolojiden alır. Bunlara “psikomitolojik terimler” denir. Bazı psikomitolojik terimlere kısaca göz atalım...

class="medyanet-inline-adv">

Bilime ilham veren mitler

Mitolojiden psikolojiye

Bilime ilham veren mitler

Hypnos ve Tantalos, Sarpedon’un cesedini taşıyor.

Hypnos:

 Uyku tanrısı Hypnos, gece tanrısı Nyks’in oğlu, ölüm tanrısı Thanatos’un kardeşidir. Güneşin hiç parlamadığı karanlık bir mağarada yaşar ve istediği an, istediği kişiyi unutma gücüne sahiptir. Hypnos miti, hem uyku hali hem de unutma gücü ile psikolojiye “hipnoz” olarak geçmiştir. Hipnoz, Şamanlar ve Kızılderililerde kullanılan, psikolojide ise ilk olarak 1882 yılında Jean Martin Charcot tarafından uygulanılan bir tekniktir. Charcot ilk olarak histeri hastalarında bu tekniği kullanmıştır.

Atreus:

 Mitik kral Tantalos, oğlu Pelops’u öldürüp tanrılara yedirmek ister. Tanrılardan bazıları durumu anlayıp yemeseler de bir kısmı Pelops’un omzunu yer. Ardından Pelops tanrılar tarafından diriltilir ve omzu da fildişinden tekrar yapılır. Aile içi cinayetler, Tantalos’un torunu Atreus’un soyu boyunca devam eder. Psikoloji literatüründe “Atreus kompleksi” de bir babanın bilinçdışı olarak kendi çocuklarını öldürme arzusuna verilen isimdir

class="medyanet-inline-adv">

Elektra:

Elektra, mitolojide Agamemmon ve Klytaimestra’nın kızıdır. Kocasını aldatan Klytaimestra, onu sevgilisiyle birlikte oldürür. Elektra kardeşi Orestes’i babalarının öcünü almak üzere yetiştirir ve annesiyle annesinin sevgilisini öldürtür. Bu mite gönderme yapan “Elektra kompleksi” de kız çocuğun babasına bağlanmasını ve anneyi düşmanı olarak görmesini ifade eder.

Orestes:

Orestes sendromu da yukarıda bahsi geçen mitle bağlantılı olarak intikam arayışının bir yansımasıdır. Erkek çocuğun bilinçdışı olarak annesini öldürme isteğine verilen isimdir.

Ephialtes:

 Halk arasında karabasan, psikoloji terminolojisinde “korkulu düş”e karşılık gelen Ephialtes, süperegonun bir yansımasıdır. Freud’a göre benliği oluşturan üç yapıdan biri olan süperego, biz daha çocukken gelişmeye başlayan, aileden ve öğretmenlerden edinilen toplumsal kurallardır. Ahlaki benliğimiz olan süperego arzularımızın ortaya çıkmasına izin vermediği için kişi bunları bastırır. Bastırılan bu arzular rüyalarda ortaya çıkacak ve tam arzu gerçekleşmek üzereyken kişi panikle uyanacaktır.

class="medyanet-inline-adv">

Bilime ilham veren mitler

İtalyan ressam Caravaggio’nun Narkissos tablosu.

Narkissos:

Narkissos, ormanda gezerken berrak bir pınardan su içmek ister. Bu sırada suya yansıyan görüntüsünü o kadar beğenir ki kendisine âşık olur. Sudaki görüntüsüne ellerini uzatır, dokunamaz. Sevdiğini söylemek ister, söyleyemez. Sevdiğini elde edemeyen Narkissos, günden güne eriyip ölür. Bu mitten hareketle, Narkissos psikoloji literatürüne “narsisizm” olarak geçer. Bu kişiler üstünlük duygusu, takdir alma ihtiyacı, başkalarını kendi ihtiyacı doğrultusunda sömürme, güç ve başarı fantezileri, abartılı benlik algısı ile öne çıkar. (Nergis çiçeği de ismini bu mitten alır.) Mitolojinin insanlığa ve psikolojiye kattıkları elbette bu kadarla sınırlı değil. Farklı mitler, farklı psikolojik rahatsızlıklara isimlerini vererek geçmişten günümüze mesajlarını taşımaya devam ediyor.

ALINTI KAYNAK: https://www.milliyet.com.tr/tatil/arkeoloji/bilime-ilham-veren-mitler-6892122

YORUM YAZ